İBN-İ SİNA EL KANUN-İ FİT TIP 1.BÖLÜM ÖZETİ

İBN-İ SİNA EL KANUN-İ FİT TIP 1.BÖLÜM ÖZETİ

"...Bize göre, ortaya çıkan büyük sorunların çoğu, bilgi sorunlarıdır. Yani, yeterince veri ve onları analiz edebilecek yetenekler bir araya geldiğinde, günümüzde insanlığın karşılaştığı tüm zorluklar çözülecektir." Google Nasıl Yönetiliyor kitabından.

Kanun:

El-Kanun fi't-tıb eseri Türkçe'ye iki kez çevrildi. İlk olarak Osmanlı devrinde 18. yüzyılda Tokatlı Mustafa Efendi tarafından, son olarak günümüz Türkçesi'yle Prof. Dr. Esin Kahya tarafından Türkçe'ye kazandırıldı. Ancak kitabı Türkçe çevirisinden değil, Farsça çevirisinden aktarıyoruz. Kitap İran'ın TRT'si diyebileceğimiz İRİB'e bağlı Süruş Yayıncılık tarafından çıkarılmış. Toplamda sekiz cilt, yaklaşık olarak 3 bin 800 sayfa. Birinci ciltten ilk 350 sayfasının özeti:

Dr. Ali Velayeti, altmış sayfalık tıbbın tarihsel sürecini de kapsayan bir önsözle kitaba başlangıç yapmış. Önsözden önemli kısımlar şöyle:

Velayeti, Peygamberimizden bir hadis aktarıyor; teşyii cenazede bulunmak mı daha efdaldir yoksa bir alimin ders meclisinde mi diye sual ediyorlar Peygamberimizden. Peygamberimiz de alimin huzurunda bulunmanın daha iyi olduğunu buyuruyorlar ve şöyle devam ediyorlar:

"Allah'a sadece ilim aracılığıyla itaat ve ibadet edebileceğini bilmiyor musun? Dünya ve ahiret hayrı ilimledir ve dünya ve ahiret şerri de cehaletledir."

Aristo, Farabi, Harezmi gibi bilginlerin de ilme dair görüşlerini tafsilatlı şekilde aktarıyor ve İslam alimlerinin keşiflerinden, eski hastanelere ve tahsil mekanı camiilere kadar uzun uzadıya ele almış kendisi ama konu uzar diye burada noktalıyoruz.

Kanun'a başlamadan önce unutmamak gerekir ki İbn Sina 11. yüzyılda yaşamış filozof ve hekim biri. Tıbba, insan vücuduna ve insanın doğayla etkileşimine kadar getirdiği verilerde ve yorumlamalarda bir felsefe havası seziyorsunuz.

Kanun fi’t-tıb şaheserine başlıyoruz:

*İnsanın bedensel vaziyeti üç şekildedir: Sağlıklı oluşu, hasta oluşu ve ne sağlıklı ne de hasta olduğu hal.
*Biliyoruz ki tüm ilimlerin kökeni ilk hikmete dayanır ve ilk hikmeti ise 'tabiat ötesi (mavera-i tabiat) ilim' olarak adlandırmışlardır.

Rükünler (Erkan) = Unsurlar = Nedir?

İnsan bedeninin ve diğer canlıların ilk cüzlerini oluşturan basit yapıda cisimler. Unsurlar asla farklı farklı şekillere ayrışmaz. Unsurlar, karışımlardan bir kısımdır ve unsurların bir araya gelmesiyle de çeşitli canlılar meydana gelmektedir. Unsur dört tanedir ve ikisi hafif diğer ikisi ağırdır.
Hafif olanlar; ateş ve hava
Ağır olanlar; su ve toprak

*Su ve toprak daha ağırdır, böylelikle organların oluşumuna yardımcı olur. Ateş ve hava daha hafif olması sebebiyle de organların hareketlenmesine yardımcı olur. Gerçi ilk hareket Allah'ın talimatıyla gelen; candır.

Mizaç Nedir?

İki zıt küçük maddenin reaksiyonundan meydana gelen bir tür kondisyondur. Bu tepkimede, bir ya da birkaç maddenin bir kısmıyla, çeşitli maddelerin bir kısmının karışması sonucu birbirine etkilemektedir ve bu karışımdan benzer kondisyon doğmaktadır, bu duruma mizaç denir.

Unsurların kuvayi evveliyesi (ilk güç) şöyledir:
1. Sıcaklık
2. Soğukluk
3. Islaklık
4. Kuruluk

*Kadınların mizacı erkeklere göre daha soğuktur ve bundan ötürü de yaratılışta erkeklere oranla daha zayıftır.

Hılt = Salgı = Humour Nedir?

Nem içeren madde. Yemek önce hılta ya da salgıya dönüşmektetir.

Dört Salgı: Balgam, Safra, Sevda, Kan

Dört salgıya göre tedaviler gerçekleşiyor. Bir örnek getirelim:

*Eğer sevda artar da karaciğer ve mideye yerleşirse, kan oluşumu ve iyi salgılar azalır ve bunun sonucunda kan azalır.

Organların da kendine göre mizaçları, kuvayi evveliyesi var. Mesela beynin soğuk kalbin kuru olması gibi.

*Düşlemeler salgıları tetikler. Öyle ki kırmızı renge bakmakla kan hareketlenir ve bunun için burun kanaması olan birisine kırmızı eşyaya bakmasına izin verilmez.

Organların şekillenişinde, organlar basit ve birleşik olmak üzere iki ana başlıkta incelenmiş.

Basit Organ: Organın tüm kısımları birbiriyle benzer ve ortaktır. Kas ve kemik gibi.
Birleşik Organ: Bir organın kısımlarını oluşturan her kısım bir diğeriyle benzer özellikler taşımaz. El ve yüz gibi. Yüzün bir kısmı yüz değildir, elin bir kısmı da el değildir.

*Sinir; organın his ve hareketini tamamlayıcıdır.

Organları dörde sınıflandırıyor ve sadece temel organlar sınıfına değiniyoruz.

Temel organlar şunlar; kalp, beyin ve karaciğer.

Eklem çeşitlerine de değiniliyor, mesela sabit eklemde sternum örnek veriliyor. Aslında bir nevi Gray metodu da denilebilir. Bundan sonra genel itibariyle kaslara değiniliyor. Kasın bağlanması, ne tür harekete sebep olduğu gibi. Baş süturlarının tümü belirtilmiş. Diş adlarıyla ve sayılarıyla belirtilmiş. Omur yani vertebra da belirtilmiş, boyun omurlarının yedi tane olduğu ve ilk iki omurun yani atlas ve axisin de diğer beş omurdan daha farklı olduğu da kayıtlı.

Tüm iskelet sistemini ayrı ayrı incelemiş. Mesela; bilek birkaç kemikten meydana gelmiştir diyor. Neden, çünkü bilekte tahrip oluşması durumunda diğer kemiklere de sıçramaması için. Bilek kemiklerini yedi olarak saymış, diğer kemiğin ona eklendiğini söylemiş İbni Sina ve bu kemiklerin arka arkaya iki sıradan oluştuğunu da belirtmiş.

Demek ki o devir hekimleri iskelete dair temel bilgilere sahipler.

Kas sisteminin tümüne değinildi. Yüz kaslarından; göz, burun ve ağız etrafındaki kaslardan ve çene kaslarından bahsedildi.

İskeleti bitirdikten sonra kaslara geçiyor ve kasları bitirdikten sonra sinire ve sonra da arter ve venlere.

Sonra hastalıklara geçiyor. Hastalıkları da basit ve birleşik olmak üzere iki başlıkta topluyor. En basitinden, hastalığın türlerine değiniyor, cilt rahatsızlıklarına değiniyor, ciltte oluşan yaraların türlerini tek tek ele alıyor, onları birbirinden ayıran özelliklere değiniyor. Mesela, şişkinliklerin sebepleri nelerdir; mizaçta gelişen bozunmalar olabilir veya başka başka sebepler. Hastalıkların bazılarının genetik bazılarının ırklara has olduğu da belirtiliyor.

Mevsimlerin de kendine göre mizaçları var, mesela yaz mevsimi kuru ve sıcaktır.

*Kirli hava, soluğu zorlaştırıp salgıları artırır.

*Kirli havanın iki alameti; küçük yıldızlar zoraki gözükür ve parlak yıldızların parlaklığı düşüktür.

*Kuzey rüzgarı bedeni güçlendirir ve sindirimi kolaylaştırır.

Ve mevsimlerin durumlarına göre gelişebilecek hastalıklara da değiniyor İbn Sina.
Bölgelerin hava koşullarına, mevsim şartlarına göre de insanlar üzerinde etkisi var. Kuzeylilerle Güneylilerin huyları ve yapıları fark eder.

Genel olarak İbn Sina, bir külli - genel bakıyor ve felsefesiyle yaklaşıyor. İsnat ettiği kaynaksa dört unsur, kuruluk, soğukluk gibi.

Şöyle bir şey var yaklaşımları yaratılışa dayalı böyle olunca da kesin yargılar elde edebiliyorlar ancak mikroskobik çalışmalara erişim sağlanamadığı için şimdiki teknolojiyle kıyas dahi edilmez

 

Bu Yazıyı Paylaşmak İster misiniz ?
Kategoriler
Eğitimler Mizaç Danışmanlığı İlmi Mizaç Videolarımız Genel Yazılar
E-Bülten
İndirimli ürünler ve fırsatlardan ilk önce siz haberdar olmak istermisiniz?
softtr® | Profesyonel E-Ticaret Sistemleri ile hazırlanmıştır.